Sayfalar

11 Eylül 2010 Cumartesi

İkramlık Minik Pizza


Malzemeleri:

- 3 su bardagi un (500 gr)

- 1/2 cay bardagi cicek yagi

- 1 paket kuru maya

- 1 adet yumurta

- 1 tatli kasigi tuz

- 1 corba kasigi toz seker

- alabildigi kadar su

Ic malzemesi:

- kiraz domates

- sivri biber

- dilimlenmis cekirdeksiz yesil zeytin

- kasar peyniri

- hazir domates sosu

- kekik

Yapilisi:

1. Karistirma kabina unu döküyoruz. Ortasini havuz seklinde aciyoruz. Icine mayayi yumurtanin beyazini cicek yagini unun üzerine de tuzunu toz sekerini serpistiriyoruz.

2. Havuzun ortasindaki mayayi az miktarda suyla eritiyoruz ve yeterince suyla kulak memesi yumusakliginda bir hamur hazirliyoruz. Hamuru iyi bir sekilde yoguruyoruz. Ceviz büyüklügünde bezeler halinde kesiyoruz. Yaglanmis (ben yagli kagit serdim tepsiye) bir firin tepsisine siralayip parmak uclariyla bastirarak bezeleri yassilastiriyoruz.

3. Üzerine yumurta sarisi sürüyoruz. Ayrica üzerine istenilen malzemelerden (domates sucuk zeytin sivri biber ve kasar peyniri rendesi) koyup tepsi mayasi geldiktan sonra 200 derece isitilmis firinda yaklasik 10 dakika kadar pisiriyoruz.

15 Ağustos 2010 Pazar

üniversiteyi kazandımmmm :D

evet evettt yanLışş duymadınızzz ßu hayLazzz kızzz üniversiteyi kazanDı :D Sivasaaaa gidiorummmm :D ailemmm istemedii ama beni kırmak istemedilerrr. hiç beklemioRdummm aammaa sonunda oLduuuu sivas/dış ticarettt :D hahahahaha ßa$ardımm halaaa ayıkamadımm. çokk mudLuyummmm öpüLdünüzz fıstıkiLerrr mCx

10 Ağustos 2010 Salı

kendimi bildim bileli aşık olduğum, bildiğim ancak aşıkken var olduğum....

HOŞGELDİN YA ŞEHR_İ RAMAZAN

Merhaba Ya Şehr-i Ramazan...Rahmetini, envarını, ikram kıldın bizlere,Merhaba, merhaba ya Şehri Ramazan, merhaba.Şükür yine envarınla nurlandırdın yüzleri,Merhaba, merhaba ya Şehri Ramazan merhaba.Sönen gönül güneşisin, kara kalpler mahısın,Müminlerin Hak'ka varan, hakikatli rahısın,Amenna ki, bir senede onbir ayın şahısın,Merhaba, merhabe ey şehri ramazan merhaba.Müminlerin sinesine doldu ismin hecesi,Senin ile yürüyerek felah bulmuş nicesi,Açılır rahmet kapısı sende Kadir gecesi,Merhaba, merhaba ey Şehri Ramazan merhaba.Layıkıyla bilebilsek, kadri kıymetin senin,Sen canısın, canından da kıymetlisin sen canın,Bin aydan da hayırlıdır kıymeti bir gecenin,Merhaba, merhaba ey şehri ramazan merhaba.Sensin elbet, görmez göze Hak yolunu gördüren,Müfsit kalpte, fenalığı, fesatlığı durduran,Yine sensin, aşıkını maşukuna erdiren,Merhaba, merhaba ey şehri Ramazan merhaba.Bilen bilir ey mübarek lezzetini tadını,Bilenlerdir dile destan etmişlerdir adını,Arayanlar sende bulur muhakkak muradını,Merhaba, merhaba ey şehri ramazan merhaba.Gönülleri eyledin sen çok şaduman merhaba,Sende rahmet, sende nimet, sende ihsan merhaba,Çok dertlere deva görüp, derman yazan merhaba,Merhaba, merhaba ey şehri ramazan merhaba.

3 Ağustos 2010 Salı

.... $a$kın...

Bugün kitap izledim,film okudum,yemek dinledim,müzik yedim...Aklım sendeydi hiçbirşeyi doğru yapamadım, Şaşkınım...

28 Temmuz 2010 Çarşamba

a$k..

Aramadığım yer kalmıyor seni sabahtan yatana kadar Sanırım hep seni sevecek kalbim son kez atana kadar..Bana göre sürer gider sönmez bu yangın ikimizi de yakana kadar.♥


‘δƒվ’ ♥ O La La La ~ 21.05.2oo5 (: βiЯтєк βєПi δєш~βєПĐє βiЯтєк δєИi ♥

Ayrı Şehirlerde Aynı Göğün Altında Uzaktaki Sevgiliye.

Bir gece ansızın sarılmak istersin ama o yoktur..
ararsın ağlamaklı ses tonu ile 'seni çok özledim' diyebilirsin ancak..
ne gel diyebilirsin ne de gitmeye dermanın vardır..
kararlar alırsın.. bir hafta o gelecektir bir hafta sen gideceksindir..
böylelikle her hafta sonu görüşeceksinizdir..

ama bir türlü tutmaz bu takvim..
ya sen gidememişsindir ya o gelememiştir..
ararsın gecenin bir yarısında.. özlediğinde.. hayalini sesi ile canlandırmak için..
ama olmaz..
hiç birşey onun tenine dokunmak ıslak dudaklarını öpmenin yerini tutamaz..
sadece özlersin.. özledikçe ya daha çok seversin ya da daha çok gidersin..
böyledir başka şehirdeki sevgili.. .

Yüregim seni çok sevdi... (zevkle okuyacagınızz ßir kitap aglamak serbest.)



'Biliyorum, imkânsız aşk bu! Ama hükmedemiyorum kendime...' demişti Murat. 'Çünkü, Yüreğim Seni Çok Sevdi! ..' Ardından da dizelere dökmüştü sevdasını. 'Yüreğim seni çok sevdi
o yürek talan
o yürek yangın yeri
o yürek seni istiyor
bir tek seni...
' Aslı ile Murat’ın İstanbul-Bursa-Amerika üçgeninde yaşadıkları destansı aşkın öyküsü. Herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği kadar gerçek...

Piraye ( 2 günde ßitirdim harika bi kitap)


Kitap Adı : PİRAYE

Yazarı : CANAN TAN

Türü : ROMAN


Canan Tan,bir ilk romanla okurlarının karşısına çıkıyor: "Piraye". Genç ve güzel Piraye adını Nazım Hikmet’in eşinden almıştır. Genç kızın babasıdır Piraye ismine tutkun olan; diğer kızı da babanın Nazım Hikmet hayranlığından payını alır: Hatice. Babanın açıklaması ilginçtir ki bu açıklama romanın temalarından birini de oluşturacaktır: "Piraye, Nazım Hikmet’in karısı. Tam adı Hatica Piraye’dir. Nazım Hikmet’in onun için yazdığı şiirler ve mektuplar, edebiyatımızın gerçek yüz aklarıdır." Piraye’nin babasının bu açıklaması karşısında ilk tepkisi şaşkınlıktır: "(...) Babam elinden kitap düşmeyen, aydın bir insandı. Ama onun, kızlarına bir şairin -hem de yasaklı bir şairin- karısının adını verecek kadar edebiyat tutkunu olduğunu yeni keşfediyordum." Piraye’nin doğduğu günden bu yana içinde taşıdığı edebiyat ve şiir tohumları hayatının bir bölümünde ilişkilerine de yansıyacaktır. Roman, genç bir kızın aile, okul, aşk ve evlilik yaşantısına odaklanan ilginç bir biyografi özelliğine sahip; yazar, yarattığı kadın kahramanın yaşantısına bir ’kadın duyarlılığı’ ile yaklaşıyor. Romanın ilk sayfalarında idealleri olan genç bir kız olarak tanıştığımız Piraye, sayfalar ilerledikçe ilişkilerin farklı boyutlarını yaşayacak, aşk duygusunun karşılığını kendi hayatına yerleştirmeye çalışacaktır. "Piraye" romanını bir ’dram’ haline getiren ise genç kızın evlilik ve evlilik sonrası yaşantısı olacaktır; Piraye, üniversite öğreniminin hemen ardından Diyarbakır’a gelin gidecektir. "Piraye"yi yakın çevrenizde aramayın sakın," diyor Canan Tan. "Hem onun, hem de romandaki diğer karakterlerin hayal ürünü olduklarını belirtmeme, bilmem gerek var mı? Ama uzak şehirdeki şarkının nihavent olduğunu söyleyen Nazım Hikmet ve "Gözlerin hani?" diye soran Ahmed Arif gerçek." Roman, yazarın kendi hayatından da belli belirsiz izler taşıyor okuruna....Kızıl saçlıymış Piraye. Kendimi, keşke ben de kızıl saçlı olsaydım, diye hayıflanırken yakaladım kaç kez... Okudukça, dizelerin arasına dalıp kendimden geçtikçe, tehlikeli bir biçimde özdeşleşiyordum Piraye'yle. Tiyatro sahnemde, bundan sonraki rolüm belliydi artık. Nâzım Hikmet'in Piraye'si rolünü oynamak... Peki bana eşlik edecek oyuncu kim olacaktı? Bunu düşünmek hile anlamsızdı; karşımda Nâzım vardı ya... ŞİİR YÜZLÜ PİRAYE... kendi yazdığı senaryolarda yaşıyor. ...Kim olursa olsun; evleneceğim insan, benim varlığımı yok sayarak bir başkasıyla beraberlik yaşayacak ve ben buna seyirci kalacağım ha... Yazgıymış! İnanmıyorum yazgıya falan... Onu yaratan da, şekillendiren de bizleriz. Benim yazgım kendi çizeceğim yoldur! O yolda beraber yürümeyi kabullendiğim insanı da kimseyle paylaşamam ben... YAZGIYA BİLE KAFA TUTACAK KADAR YÜREKLİ... Özgürlüğe âşık! Ancak, başkaları tarafından yerinden oynatılan kilometre taşlarının, gene başkalarınca gelişigüzel dizilmesiyle önüne serilen yolda yürümeye mecbur bırakılınca... İşler değişiyor. ...Hiç hayıflanma, o şiirsellikten uzak düştün diye. Gözlerini aç ve o günlerde göremediğin gerçeği gör artık...Nâzım da o sevda yüklü dizelerini eliyle bir kenara itip, daha sıcak bulduğu kollara koşmamış mıydı? Haşindin yaptığı, onunkinden çok mu farklı? ..Kendince tanrılaştırdığın tapınmaktan gurur duyduğun putların, gerçekte basit birer taş parçası olduğunu ne zaman kavrayacaksın? Ama, gönlün gerilerde bir noktaya takılı kaldıysa eğer, sevinebileceğin bir gerçeklik duruyor orada. İşte şimdi, Nâzım'ın kızıl saçlı Piraye'siyle tam olarak özdeşleştin. Kutlu olsun. Fırtına gibi bir yaşam öyküsünün başoyuncusu oluveriyor PİRAYE...

DiyeTe hazıRLıkk.

ahhh ahhh... $u kızLarınn derDiiii çok düzensizz yemek yemeqe ßa$Ladımm. ve tßikiii kiLo aLdımm annnem sen çok kİLoo aLdın deyppp duRuooo ne yapacaqımıı ßİLmioRum. herqünn 2 3 saatte yüzüoRumm ama nasıL oLduda kilo aldımmm ßiLmioRum. ama pzarTesiden itißarennn rejime gircem arkiLErimmmm koca karıı iLaçLarı verdiLer onu deniyecem ve spora ßaşLıcammm pazartesii günü ßa$Lacam ßækaLımmm .

a$k a$k a$kk.... sonsuz a$k.


ömRümLee 5 sene önce tnı$tımm veee görür görmezz a$ık oLdumm. hergünn onunLa sohßet etmeLerr herqün teLde knu$maLarr o zmanLarr msjLa$makk ßu kdar yayqın deqiLdi. ve 21,05,2005 tarihinde çıkmaya ßaşLadıkkk arada küsmeLer trip atmaLarr oLsadaaa :D onu çok s€ßioRummm onunLa çıkmaya ßaşLadıqımdaa 14 ya$ındayDımmmm a$k nedir ßiLmezzDimmm her$eyyii onunLaa ya$adımm.ve şuan 19 y$ındayımmm :D aradann 5 seneee geçtii 5 senee ve her anımı onunLa geçirDimmm. Kısaca 'Sfy' yniii Seda Fırat YAMAN Sennnn oLmaDannnn canımmmm ßennn ya$ayamammmmmm.. yazmayıı çok seveRimmm . 5 seneLikkk günLügümm varr :D ama ama aama oo güzeL anıLarımııı ßurada yazamam =) ho$çakaLınnnn fıstıkiLerimmmmmm. öpüorummm koCamnnnnn artık ßLoq sayfamdaki arkilerimm ßnmm fısTıkiLerimmmmm .

27 Temmuz 2010 Salı

GERİDE KALANLAR


GERİDE KALANLAR
Hani tren usul usul hareket edince…Hani eller ayrılık hüznüyle, kavuşma heyecanıyla sallanınca…Hani genzi yakan bir duman ortalığı kaplayınca…Hani gideni gözünüz görmez olunca artık…Ve o, içinizde bir yerlerde saklı tuttuğunuz derin nefes, özgürlüğüne kavuşunca…Ve hani belki iki damla gözyaşı, akmakla akmamak arasında..Ve hani siz sırtınızı dönerken boş peronlara…Geride kalan sizsiniz……..Bir padişah sofrası bulursunuz önünüzde…Zengin…İçinde bin türlü hüzün…İçinde özenle hazırlanmış ayrılık lezzetleri…Ümit ararsınız, bastırmak için acıkan efkarınızı…Yaşanmış ve yaşanmamış duygular öylesine doldurur ki içinizi, hiçbir yere sığamazsınız…Kâinatın bütün trenleri geçer gözünüzden ve gönlünüzden…Hepsinin katili olursunuz bir anda……..Derinlerde bir yerlerde…Ama hep duyacağınız mesafede…Yanık türküler söyler birileri……..Sonra oturup bir çay bahçesine… “Neden gittiler, neden ben kaldım….” muhasebesi başlar……..“Dünya da virane bir handır aslında…Gelir ve gider herkes…”Bazan gidenler üzülür, bazan geride kalanlar……..Gece ve gündüz gibi…Yaz ve kış gibi…Bir gülüp, bir ağlamak gibi…Hiçbir tren, son tren değildir halbuki……..Bir gün “Bir geride kalan…” olarak, hüzünkâr hissederseniz kendinizi…Bir başka gün her şeyi geride bırakacağınızı düşünün…Kendinizi bile geride bırakacağınızı düşünün


18 Temmuz 2010 Pazar

evimizee motiflii paspas yapıoRummm =) iLk defaa yapıoRumm in$Lhh güzeL oLurr fotoLarını yayınLıcammmm =) 1 motif ßiittti inşlh hepsinii bitiririmm şimdiLikkk hoşçaKaLınn

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Profiterollü Pasta ( geLde yemee )



Malzemeler :Pandispanyası için ;4 adet yumurta4 kahve fincanı toz şeker1 kahve fincanı yoğurt2 yemek kaşığı sıvıyağ
2 yemek kaşığı kakao3 yemek kaşığı kaynar su
1 paket kabartma tozu1 paket vanilya
4 kahve fincanı un
Profiterol için;Hamuru;
2 su bardağı su
100gr. margarin
4-5 yumurta
1.5 su bardağı un
Profiterol kreması için;
3 yemek kaşığı un¾ su bardağı şeker1 adet yumurtanın sarısı2.5 su bardağı süt1 poşet krem şantiKrem şantiyi hazırlamak için;1 su bardağı süt
Arasına;damla çikolataAntep fıstığı (bütün halde)
Pastanın Kreması;1 paket Dr. Oetker vanilyalı pasta kreması50 gr. yumuşak margarin
1,5 su bardağı soğuk süt
Çikolata sos için;
2 paket (80 gr. ) bitter çikolata
200 ml. çiğ krema
Üzerine;
1 paket bitter çikolata rendesi
Yapılışı :Yumurta akları cam ( özellikle cam ) bir kasede kıvamı koyulaşana dek çırpılır. Ayrı bir kasede yumurta sarıları, şeker ve kaynar su ile şeker eriyinceye kadar çırpılır. İyice çırpılmış yumurta sarıları ve beyazları karıştırılıp yoğurt ve sıvıyağ eklenip biraz daha çırpılır. Elenmiş un , kakao kabartma tozu ve vanilya ilave edilip tahta kaşıkla iyice karıştırılıp, yağlanmış ve unlanmış ya da yağlı kağıt serilmiş kalıba dökülür. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 45 -50 dakika batırılan kürdan temiz çıkana dek pişirilir. (Fırınımızın kapağını açmamaya özen gösterin aksi halde pandispanyanız çökebilir.)
Profiterol topları yapmak için;
iç krema;
Süt, un, yumurta sarısı ve şeker bir tencereye alınarak iyice karıştırılır ve pişirilir. 1 poşet kremşanti 1 su bardağı sütle çırpılarak hazırlanır ve soğumuş olan kremaya eklenip mikser yardımıyla çırpılır.
Yağ ve su ocağa konulup, kaynatılır. Kaynar halde iken un bir seferde boşaltılır. 4-5 dakika karıştırılarak pişirilir. Soğumaya bırakılır. Soğuyan hamura yumurtalar tek tek eklenip yoğurulur. Yağlı kağıt serilmiş tepsiye hamur pompası ile ya da iki tatlı kaşığı yardımı ile yerleştirilir. Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında yaklaşık 25-30 dakika kadar pişirilir. (Fırını kapattıktan sonra en az yarım saat kapağını açmayın. Soğumasını bekleyin.)Hazırlanan krema; krema pompası ile profiterol toplarına doldurulur. (Pompanız yoksa ortalarından kesip içlerini doldurabilirsiniz.)
Krema ocağa alınıp ısıtılır. Çikolata parçalanıp kremaya eklenir ve eriyinceye kadar karıştırılır.
Vanilyalı pasta kreması paketin üzerindeki tarife göre hazırlanır.
Soğuyan pandispanya bir bıçak yardımıyla iki kat olacak şekilde kesilir. Bir miktar sütle pandispanya katları ıslatılır. (Pandispanya çok yumuşaksa gerek kalmayabilir.) Hazırlanan vanilyalı pasta kremasının 1/3' i birinci katın üzerine sürülür. Profiterol topları düzgünce yerleştirilir, ılık haldeki çikolata sos gezdirilir. Damla çikolata ve fıstık draje serpilir. Diğer pandispanya katı üzerine kapatılır. Pastanın yanları ve üstü vanilyalı krema ile kaplanır. Üzerine çikolata sos dökülmüş profiterol topları ve çikolata rendesi ile isteğe göre süslenir. Buzdolabında bir gece dinlendirilip servis yapılır.
Afiyet olsun.

€jderha Dövmeli Kız






Kitap Hakkında
41 ülkede rekor satış yapan kitaplarının başarısını göremeden 50 yaşında hayata veda eden İsveçli gazeteci Stieg Larsson'un zihne kazınacak sahneler, çarpıcı ve canlı karakterler, okurları adeta yerlerine çivileyecek sürükleyici bir kurgu ile her sayfasını ağır ağır ve dokuyarak yazdığı Millennium serisinin ilk kitabı Ejderha Dövmeli Kız'ı okuduktan sonra, Gefle Dagblad gibi ‘bundan daha iyisi yapılamaz' diyebilirsiniz. Ama bu erken bir karar olabilir. Son sözü söylemeden ikincisini beklemenizi tavsiye ederiz. “Olağanüstü… Okuyucular kitabı okurken yerlerinden bile kıpırdayamayacak.”-SUNDAY TIMES"Bu kitabı okumaya başladı- ğınızda, ilk adımı hiç atmamış olmayı dileyeceksiniz. Çevreniz kararacak ve kendinizi öykünün içinde bulacaksınız…"-BILD AM SONNTAG“Bu kitap kendisi için söylenen her bir övgü sözcüğünü hak ediyor… Üçlemenin geri kalan iki kitabı bunun yarısı kadar bile iyi olsa, Larsson bize müthiş bir miras bırakmış olacak.”-SHARON WHEELER“Larsson'un bu kitabı saatli bir bomba gibi...”-BOB CORNWELL“Hipnotize edici.”-USA TODAY“Tam bir dinamit.”-LIZ SMITH“Çılgınca… Müthiş bir gerilim.”-THE WASHINGTON POST“Büyük bir açlıkla okunacaktır…”-OBSERVER“Larsson'un kitapları hayatımız için bir tehlike oluşturuyor. Parklar okuyucularla tıka basa dolacak, çalışma dünyası altüst olacaktır. Bütün bunların nedeni hiç kimsenin kitabı elinden bırakamamasıdır.”-BAMS

hemen yapmam Lazımmm pet şişeden ßiLekLik.





























Ordan ßuRdan.

Çokk sıkıLıoRumm deniz ßiLe kesmedii ßenii .Zamannnn qeçMiooooo. ßişeyLerLe uqra$mam Lazımm amaa araDıqım neee onuda ßilmioRumm...